Bugün, milletimizin bir ve beraber olarak omuz omuza savaşarak elde ettiği Çanakkale Zaferi’nin 104. yıl dönümünü kutlamanın gururunu ve onurunu hep birlikte yaşamaktayız.

       Bin asırlık bir milletin varoluş destanı, imkânsızlıklar içinde zafer ile nihayetlendirilmiş eşi benzeri olmayan bir dönüm noktası, tarih boyunca tüm zorluklara rağmen dimdik ayakta duran devletimizin asla boyunduruk altına alınamayacağının tarih sayfalarına düşülmüşşerhidir Çanakkale.

     ‘’Cehennem de olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz, bu yol ki hak yoludur dönmek bilmez yürürüz.’’ Milli Şairimiz Mehmet Akif’in dediği üzere dönmeyeceğimiz bu yol; vatan, bayrak, namus ve Din-i Mübin-i İslam yoludur. Bir ölür, bin diriliriz ruhu ile vatan sevgisini ölümün de ötesinde gören bir millet olarak al bayrağımız dalgalandıkça, vatanı için şehit olma düşünü hep zihninde tutan kahramanlar yaşadıkça, ezan ve sala sesleri arşa yükseldikçe bilinsin ki bu millet, bu devlet, son şehidini peygamber ardına revan edene kadar bu yolda yürümeye devam edecektir. Bizler, 1071’de Malazgirt’te, 1916’da Çanakkale´de, Kutul Amare’de, Medine´de, 1921’de Antep´te ve 2016 yılının 15 Temmuz´unda ülkemizin dört bir yanında tek bayrak, tek millet, tek inanç için canlarını düşünmeden feda eden binlerce kahramanın ruhunun şad olması için vatanımızı seveceğiz, bayrağımıza sahip çıkacağız, inancımızı ne olursa olsun koruyacağız.

      Çanakkale Zaferi’nin 104. yıl dönümü vesilesi ile başta, Anafartalar Kahramanı Gazi Mustafa Kemal  ATATÜRK ve silah arkadaşları olmak üzere, bugün de Çanakkale ruhu ile Devletimizin bekası için Zeytin Dalı Harekâtında ve terörle mücadelede şehit düşen Mehmetçiklerimizi, güvenlik güçlerimizi, Conkbayırı’nda, Arıburnu’nda, Anafartalar’da Çanakkale zaferini şehadetleri ile nurlandıran yiğitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.